Nazım‘la cazı yaşamak.
Nazım Hikmet‘in şiirlerini caz müziğine uyarlayan Defne Şahin, onun şiirlerinde en çok özgürlüğe duyular, özlem, doğa ve kardeşlikten etkilendiğini söylüyor.
Ağaç ve orman… Cazın evrensel bir dil olduğunu herkes bilir. Ama insan ancak Berlinli caz sanatçısı Defne Şahin’in ilk albümünü dinlediğinde bunun ne anlama geldiğini idrak edebiliyor. „Yaşamak” aydınlatıyor.
… caz kulübü A-Trane tıka basa doluydu. Yaşamak albümü başarılı bir kariyerin başlangıcı olsa gerek.”
Katrin Wilke, Deutsche WelleBerlin ve Barcelona’da şan eğitimi olan Defne Şahin, uzun süredir Berlin sahnelerinin vazgeçilmez caz sanatçıları arasında. Almanya’daki başarılı Türkler’den biri olan Şahin ABD, Brezilya ve Güney Afrika’daki caz kulüplerinde ve uluslararası festivallerde sık sık konserler veriyor.”
Hans Hielscher, Spiegel OnlineHep İngilizce olacak değil ya! İran, Türk ve Arnavut kökenli sanatçılar atalarının dil ve tını zenginlikleriyle Alman caz sahnesine canlılık getiriyorlar.
Defne Şahin, Nâzım Hikmet’in şiirlerini onun diliyle seslendiriyor. Hem de başarıyla. „Jazz Podium” dergisi de zaten Türkçenin modern cazda önemli bir yerinin olduğunu yazıyor.
Carina Prange, Jazzdimensions„„Yaşamak” albümündeki olgunluk insanı şaşırtıyor, çünkü bu hiç de müzik dünyasında yerini almış, başınızı çevirdiğinizde her yerde görebileceğiniz bir sanatçının onuncu albümü değil, genç bir sanatçının ilk ama çok iddialı debü çalışması.
Nasıl hem Berlin hem de İstanbul Defne Şahin’in memleketi ise, onun müziği de hem doğu hem de batı kültürünü içinde barındırıyor, sanki bu dünyanın en normel şeyiymiş gibi…
Defne Şahin kendisine eşlik eden müzisyenlerinin besteye bağlı icrasından kopuyor, sözcükleri uçuşturuyor.
Philipp Lichterbeck, TagesspiegelDefne Şahin albümün bir yerine Nâzım Hikmet’in kendi sesinden bir şiirini koymuş: „Bir yolculuk üstüne – Açıyoruz kapıları, kapıyoruz kapıları, geçiyoruz kapılardan.” Defne Şahin kendini şöyle tanımlıyor: „Ne Almanım, ne Türküm, ben Berlinliyim.” Arkasından ekliyor: „Ve caz müziği yapıyorum.”
Burada yaşayanların müzik dinleme alışkanlıklarına pek uymasa da, Defne Şahin’in müziği kıvrak Bossa-Nova ritmi ve karmaşık doğu tınılarında somutlaşıyor. Her ikisi de Nâzım Hikmet’in ince ince dokunmuş lirizmiyle uyum içinde. Bu akşamki konser „female jazz” dizisinin tam anlamıyla zirvesiydi.”
Uli Lemke, Jazz thingDefne Şahin Berlin ile İstanbul arasında mekik dokuyor, caz elementleri ve Türk müziğinin tınılarını içeren şarkılar besteliyor. Nâzım Hikmet’in müthiş şiiri Defne Şahin’i çocukluğundan beri etkilemiş ve ona eşlik etmiş. Türk kökenli Berlinli sanatçı şimdi ilk albümünü çıkarıyor: Nâzım Hikmet’e ithaf edilen ve bu diziye girmeyi hakeden bir eser.”
„Nazım Hikmet’in yalın anlatımını, kafiyeye gerek duymayan, Türk dilinin melodik ritmiyle beslenmiş güçlü mizahını Defne Şahin fusiondan balada değişik üslup ögelerini kullanan, Akdeniz ve bluz tarzıyla kaynaşan, Brezilya vurdumduymazlığı ve Türk işlemeleriyle örtüşen kendinden emin seslere dönüştürüyor.
Fulya Canşen, NtvmsnbcGenç caz sanatçısı Defne Şahin müziğiyle Almanya ve Türkiye arasında bir köprü kuruyor.
Bu harika bir konserdi. Defne’nin bir müzisyen, bir performans ustası, bir sanatçı olarak giderek büyüdüğünü görmek ve onu dinlemek bana zevk veriyor. Onun içtenlikle söylediği şarkılarına ve kıvrak müziğine müzisyen arkadaşları da başarıyla eşlik ediyorlar. Defne onları sanki büyülü bir geminin kaptanı olarak karanlık sulardan geçiriyor gibi…
Defne Barcelona’ya geldiğinde, işte o ‘aranan şey’e sahip çok yaratıcı bir insanla karşılaştığımı hemen anladım.